04/07/2010

Urla & Alaçatı

Mayıs ayı içinde bir haftasonu Ege'ye kaçalım istedik. Tabii ki rotamız, Aylin'in ailesinin yarısının yaşadığı İzmir oldu. Bununla da yetinmeyerek tüm haftasonunu Urla ve Alaçatı'da geçirmeye karar verdik.

Bilmeyenler için, Urla İzmir'in batısında küçük bir kıyı sayfiyesidir. Yakınlarında Çeşme ve Türkiye'nin ilk Cittaslow (Yavaş Şehir) adayı Seferihisar vardır. Urla zengin tarihi, antik zeytinyağı fabrikası, limanı ve balık mezatıyla olduğu kadar, burada yaşamış olan ünlüleriyle de tanınır. Elbette Tanju Okan, Necati Cumalı ve Rum şair Yorgo Seferis'den bahsediyoruz.

Urla'daki ilk sabahımıza uzun bir yürüyüş ile başladık. Binevler olarak bilinen mevkiden iskeleye kadar, yaklaşık 2 saat süren, zeytinliklerin içinden ve yıkılmakta olan Rum evlerinin kıyısından geçen uzun bir sabah yürüyüşü yaptık.







İskelede her sabah saat 10'da kurulan balık mezatına yetiştik. Öğlen Alaçatı'ya gideceğimiz için mezata katılmadık ama aklımız derya kuzularında kaldı.

Aynı gün Tanju Okan yelken yarışları da vardı. Bir kafeye oturup tüm yelkenlileri inceledik ve ileride nasıl birşey alacağımıza karar vermeye çalıştık :)







Öğlen Alaçatı'ya gittik. Hemen mayoları giyip kendimizi plaja attık. Sörf merkezinde henüz sezonun ilk günüydü ve her yerde tamirat sürüyordu. Yine de spor için gelmiş epey yabancı turist vardı. Tabii sosyetik güzellerden birkaçı da mevcuttu. Alaçatı Babylon'un kapandığı haberini aldık. Bütün günü plajda geçirdik ve deniz sezonunu açtıkk! :)






Bu kısa haftasonu kaçamağı yazısının sonuna elbette Necati Cumalı'nın Urla isimli şiirinden bir alıntı yaraşır:

Diyelim bir masa önümde
Elimde bardak
Oturmuş içiyorum
Bardak mı Urla mı tuttuğum
Bardağı masaya
Tak!
Vurdum mu vurdum...



 
 

No comments:

Post a Comment